Doktor Sensin Doktor

Doctor Who geçmişten günümüze gelen en başarılı bilimkurgu dizilerinden biri, hatta Guinness Rekorlar Kitabı’na göre en başarılısı. Yayın süresiyle, lisanslı ürün satışlarıyla, sadık hayran kitlesiyle alanında zirvede. Yeni seriyle de -özellikle David Tennant dönemi sayesinde- popülaritesi yeni jenerasyona ulaştı. Bana göre bu kadar sevilmesinin en önemli sebebi izleyicileri ağır dramaya boğmayıp, bana Douglas Adams’ın üslubunu hatırlatan (ki kendisi de zamanında Doctor Who’ya yazarlık yapmıştır) bir bilimkurgu mizahını sırıtmadan sunabilmesi. Tabii yine de Tennant’ın olağanüstü başarısını yabana atmamak lazım. Onun diziden ayrılışı üzücü olsa da Matt Smith’in beklenmedik sempatikliği, Karen Gillan’ın çekiciliği ve yazarların yeteneği sayesinde Doctor Who yine kendisini seyrettiriyor. Fakat dizinin hayranları artık seyretmekten ötesini de yapabilecekler. BBC, Sumo Digital ortaklığıyla Doktor’un kontrolünü bize bıraktı.

Bir Trajik Kahraman: Wither

Kim X genine sahip olmak istemez ki? Evet, Marvel Evreni’nde mutant olmak, “farklı” olmanın yarattığı sosyal sorunlarla boğuşmak gibi bir takım sorunları beraberinde getirebiliyor fakat kazanılması mümkün yetenekler düşünüldüğünde bunlar ödenmesi gereken çok küçük bir bedel gibi gözüküyor. Gökyüzünde özgürce süzülerek Newton’a meydan okumak, sadece düşünerek tonlarca ağırlığı hareket ettirebilmek, saniyeler içinde kilometrelerce yol alabilmek ve hatta ölümsüzlüğe ulaşmak mümkün. İhtimaller hayalgücüyle sınırlı. Ancak X geni her zaman, herkese bu kadar lütufkar olmayabiliyor. Kontrol edilemeyen bir ölüm dokunuşuna sahip olan Kevin Ford, ya da kendi seçtiği kod adıyla “Wither”, bunun en büyük şahidi.

Excelsior!

Çizgi roman tanrısı, çizgi roman uyarlamalarının cameo rekortmeni Stan “The Man” Lee, The Late Late Show with Craig Ferguson’daydı geçtiğimiz günlerde. Kendisine aşina olmayanlar için; Craig Ferguson samimi ve orijinal üslubuyla klasik Amerikan late night sıkıcılığından sıyrılan başarılı bir sunucudur. Konuklarıyla da muhabbeti gayet eğlencelidir, özellikle karşısında kendi temposuna uyabilecek biri varsa. 90 yaşına yaklaşan Stan Lee ise bırakın bu tempoya uymayı, bitmek bilmeyen enerjisiyle neredeyse Craig’i bile geride bırakıyor.

WTF Moment #1

“It seems so… obvious.”

All-Star Goddamn Batman

DC Comics yeni jenerasyon çizgi roman okurlarının ilgisini çekebilmek için Marvel Ultimate’e benzer bir şekilde DC All-Star’ı yarattı. Marvel Ultimate gibi geniş kapsamlı olmasa da burada karakterler uzun ve karışık geçmişlerinden arındırılarak ana devamlılıktan farklı bir gerçeklikte baştan tanımlandı ve tanıtıldı. Grant Morrison ve Frank Quitely’nin harikalar yarattığı All-Star Superman bunun çok başarılı bir örneğiydi fakat ilk değildi. All-Star serisi ilk olarak “All-Star Batman and Robin the Boy Wonder” ile okuyucu önünde çıktı. Seri 10 sayıdan oluşmasına rağmen 2005’te başlayıp 2008’de tamamlandı. Başlangıç tarihinin Batman Begins’in, bitiş tarihinin ise The Dark Knight’ın vizyon tarihine paralel olması belki aradaki zaman diliminin genişliğini açıklayabilir. All-Star Batman and Robin the Boy Wonder günümüzün en yetenekli çizerlerinden biri olan Jim Lee ile eserleri çizgi roman tarihine geçen ve Batman konusunda uzman olan Frank Miller’ın imzasını taşıyor.  İyi bir karakter, iyi bir fikir, iyi bir yazar, iyi bir çizer… Ortaya çıkacak eserin kötü olmasına imkan yok, öyle değil mi? Maalesef ki değil.

X-Futurama

New York’lu tembel, saf, komik, toy pizza dağıtıcısı Philip J. Fry pizza teslimatı için gittiği laboratuarda yanlışlıkla kendisini bin yıllığına dondurur, olaylar gelişir. Matt Groening imzasını taşıyan Futurama bilimkurgu severler için çoktan kült statüsüne ulaştı. Hatta gelecek yoluyla günümüz dünyasına getirdiği eleştiriler, orijinal karakterleri, popüler kültür göndermeleri ve bilimkurguyla harmanladığı mizahıyla birçoklarının gözünde Groening’in başyapıtı The Simpsons’ı bile geride bıraktı.

Ben Tek Siz Hepiniz

Gerçek dünyadaki sıkıcı hayatlarımızda birine aşık olduğumuzda tek problemimiz aşkımıza karşılık bulabilmektir. Shaun of the Dead ve Hot Fuzz’ın yönetmeni Edward Wright’ın liderliğinde çizgi romandan sinemaya geçiş yapan Scott Pilgrim vs. the World’un kahramanı Scott Pilgrim (Michael Cera) için ise durum daha farklı. Rüyalarının kızı -gerçek anlamda rüyalarının kızı- Ramona’dan randevu koparmayı başaran ve hislerine karşılık bulan Scott’ın en büyük mücadelesi yeni başlıyor; Ramona’nın yedi eski “super-villain” sevgilisi.

Çizgi Roman Okumak İstiyorum… Ama Nasıl?

Türkiye’de çizgi roman okuru olmanın pek kolay olduğu söylenemez. Hayır, elinizde çizgi roman görünce bildiği tüm çocukluk ve büyümek konulu esprileri sıralayan arkadaşlarınızdan bahsetmiyorum. Şüphesiz ki onlar da bunu fazla kolaylaştırmıyor fakat asıl problem aradığınızı bulup satın alabilmeniz.

Modern Zombiler

Spoiler içerir

Twilight vampirlere farklı bir bir bakış açısı getirdi. Onların korkutucu ve karanlık yanlarını budayarak cazibelerini ve “ışıltılarını” arttırdı. Bundan hoşnut olmayan -benim de dahil olduğum- bir grup olmasına rağmen film gişeleri ve kitap satışları gösteriyor ki yeni model vampirlerin cazibesine kapılanların sayısı hiç az değil. Vampirleri ve kurt adamları göze hoş gelir hale getirme operasyonu sonrası aklıma ilk gelen “peki ya zombiler?” sorusu olmuştu.

Leave Hellion Alone!

Marvel Comics mutantlarına karşı hiçbir zaman fazla cömert olmadı. Mutant üstünlükçüler, insan puristler, kontrol edilmekte zorlanan güçler yetmezmiş gibi Magneto’nun sevgili kızı Wanda Maximoff sayesinde mutant ırkı neredeyse dünya yüzeyinden silindi. X-Men ve mutantlar için bir umut sembolü olan Xavier Institute de yerlebir oldu ve terk edildi. Fakat bir mutant var ki Marvel’ın bu gazabından payını fazlasıyla aldı; Julian Keller.